5 Ağustos 2012 Pazar

ATTİLA İLHAN - Böyle Bir Sevmek

ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

hayır sanmayın ki beni unuttular
hâlâ ara sıra mektuplar gelir
gerçek değildiler birer UMUTTULAR
eski bir şarkı belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

yalnızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gök yüzünde bir buluttular
nereye KAYBOLDULAR şimdi kim bilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

21 Temmuz 2012 Cumartesi

ne yapıyorum ben?

ne yapıyorum bilmiyorum karanlık odamın aydınlığında, yerle bir oldu her şey bir anda. yetecek mi bu ya da bitecek mi bilmiyorum. yapılmaması gereken bir iş ertelenen belki. kendini kaybetmiş insanlar içinde mi kaybettim benliğimi yoksa kaybolan benliğim kendini kaybetmiş insanların arasında mı? yapılacakların yapılma sıklıklarıyla yapmamayı düşünme aralığı pekte yakın değil. daha çok yapmama isteği daha az yapıldığında yapılanlar çoğalırsa kurulu düzenin içine etme çabası da bir o kadar azalır.
görevler vardır yapılması birileri tarafından istenmiş. kendini kaybetmiş insanlar artık insan değiller. sıraya girmişler haklarını almak için, hakkına kail insanımsılar. bir düzen ki çarkları kirli pas içinde, ya döneceksin edebinle ya da dur diyeceksin sindirilme pahasına. 
özgürlük istemekle alınmaz, savaşmak lazım diyenlerin söyledikleri erincek insanlar tarafından söylenenlerin tamamının okunmamasıyla bitiyorsa, savaş başlamadan kaybedilmiştir. 
eğer mutluluk fazla geldiyse biriktirin ileride lazım olacak...

15 Temmuz 2012 Pazar

Hayaller...

Bir yaşam şekli belki, belkide sadece bahşedilmiş bir özellik… Alaledelikten uzak, belkide bayağı bazısına göre… güzel duygular güzel insanlardan kaynaklanıyorsa, güzel insanlar oldukça güzel duygularda yaşayacaktır. Hayatın zorluklarından yorulmuş dinlenmek istercesine gelmişse kapına seni sevdiğini söyleyen biri, yapma, etme her insan hak etmez mi tek bir şansı? Bitti demekle bitmez içindeki güzellikler bir insanın, yapamaz en basitinden en basit bir terk etmeyi. Sahi terk etmek öyle söylediğim gibi basit midir ki? Güzel sonla biten masallar hep masallardadır belkide herkesinde düşündüğü gibi. Neden masallar da yaşamıyorum öyleyse. Masallarda insanlar hiç acı çekmez diğimi. Olsa olsa mutsuzluklar vardır sonunun güzel olacağı mutsuzluklar… Masal içinde yaşamak… Öyle bir yaşamak ki hiç çıkmamak içerisinden… İçinde senin istediğin insanlar, ya da insan. Baş rolü olmayan bir masalda masallarını yaşamaya çalışan rejisörler. Gözlerinden bahsettim, beni benden aldığını, yüreğimde bir yangın yaktığını. Hayallerimin ana fikrinin gözlerinde oluştuğunu ve gülüşünden. Seni görmediğim bir gün benim için yaşanmamış gibi. Nasıl olduğunu sormak isteyip de yapamadığım anlarım günlük heyecanlarım. Dostluklar isimsiz başlarmış yeni fark ettim. Dost olanlar bir birlerini bilmeden daha bi güvenirmiş yalnızlıklarının güzelliğine… Yalnızlıkların güzelliği oluyor sorma neden, nasıl diye… Sormayacaksın zaten biliyorum… Yine giydim kendimi kendi üzerime. biraz dar geldi… Beni ben yapan kendimmişim meğersem. beni değerli yapan ben değil kendimmişim. Evet tekrar söylüyorum kendime defalarca söylediğim gibi… Defalarca söyleyişime muhalif bir karşılık verse de ben, usanmadan söylüyorum tekrar tekrar. Yapamıyorum biliyorum ve artık yapmıyorumda… Çünkü yapsam da yapmasam da aynı… Silmiycem artık yazdıklarımı, hayatımdakileri, hissettiklerimi… Çünkü biliyorum artık değişimin bana uğramayacağını ve hayallerimin hep hayallerimde kalacağını…

Eylül 2011

Olması gerektiği gibi

yaz gününde rüzgarımsın benim, kışın sıcağım, 
dört mevsim  olmazsa olmazım,
varoluşumda bir parçasın,
aldığım nefesimin teminatı
her şeyimdin benim
ama
tutmadın ellerimden,
düşüyorum bir sonsuzluğa,
ama şunu bil ki,
sensiz olmaz
sanma ki yaşıyorum artık,
bir yerim yarım,
suç sende değil haklısın,
haklılığın değiştirmiyor sensizliğimi, 
değiştirmiyor hızı, ivmeyi
düşüyorum yalnız,
tek başına,
olması gerektiği gibi

Eylül 2011

Eski bir hesaplaşma

hüzünlü bir gece yarısı…
neden kendime eziyet ediyorum?..
her şeyin daha güzel olacağı garantisi yokken bir şeyleri göze almak istiyorum artık…
gerçekten istiyor muyum?…
neden bu kadar saçmalıyorum…
amacım nedir?…
bir insanı düşünürken ağladıysam…
diyeceksiniz ki ne olmuş…
ben ağlayamayan biriyim…
ve onu kaybetmemişken gelen göz yaşlarım onu kaybetmeme neden oldu…
öyle bir acı ki kaybetmeyi istemek…
istenmemen gerektiği için, vazgeçmek…
dünyada sadece o yok biliyorum…
ve unutuyorum artık zaten…
biliyorum, biliyorum çok büyütüyorum içimde…
o kadar da acı veren bişey değil bu…
insan yüreğinde bir yer verdiği birini oradan indiremiyor…
ben ne kaz kafalı biriyim öyle değil mi…
herşeyi kendi içimde kendi kendimle yaşıyorum…
bu yazdıklarım bile benim için…
ben başlatıp yine ben bitiriyorum…
-sen mi bitiriyosun?
-evet, ben bitirdim.
-Allah aşkına sen gerçekten buna inanıyo musun?
-…
-tamam, tamam. yani sen bitirmedin. zaten bitmesi için gerekli zemin hazırdı, istersen bitirmezdin tamam ama sen bitirmedin ki…
-tamam. beni yalnız bırak lütfen…
ben başlatıp yine ben bitiriyorum içimdeki yangını her defasında…
yanlış anlaşılmaktan korkmak,
belkide sevgiyi hak etmediğimi düşünmekti suçum…
sahi yaa kim severdi beni, bana göre…
düşmüşseniz bir kuyuya kendinizle, kuyudan çıkmaya çalışmak yerine oturup konuşursunuz kendinizle suç kimde diye…
benimki de o hesap, kendimle başım dertteydi düştüğümde…
suçluyum ve bu suçu itiraf etmem bir işe yaramayacak biliyorum…
hayatta sonradan açı çekeceğim bir çok karar aldım ve uydum hep…
yani elimden geldiği kadarıyla…
bunlardan caymalımıyım bilmiyorum…
her gün biraz daha kaybediyorum kendimi kendimde…
susmak istemiyorum…
sanırım ben ne istediğimi bilmiyorum…
biliyorum da…
cesaretim eksik belki, belkide kendimden utanıyorum…
yardım edecek kimse yok biliyorum…
sadece ben bana yardım edebilirim…

Eylül 2011 

13 Temmuz 2012 Cuma

Zor zanaat beklemek...

Hiç hazır değilim aslında, o kadar korkuyorum ki, ödüm patlıyor geri gidersin diye. Sahip olmadan kaybetsem daha az canım yanar gibi geliyor. Gelme demeye de dilim varmıyor ki, sensizlik ölümden beter. Hani acelen vardır durakta otobüs beklersin de gelmez ya, zaman geçtikçe daha geç kalırsın ama beklemekten de vazgeçmezsin, zira o kadar çok beklemişsin ki ha geldi ha gelecek. İçini bir huzursuzluk kaplar, yerinde duramazsın bir aşağı bir yukarı yürür kafandan binlerce farklı gidiş yolu düşünürsün. Ama yine de beklersin ya, işte seni öyle bekliyorum. Geleceğini bilmek huzur verse de her geçen gün daha zorlaşıyor beklemek.

hadi gel artık...

Sağ salim gel artık, tek başına çıktığın o uzun seyahatinden. Gelirken getirdiğin güzel şeyler yüzünden mi bu kadar yavaş gelişin. Yoksa seni daha çok özlememi istediğinden mi?
Dört gözle bekler oldum odamı aydınlatan bilgisayarımın başında. Sen yokken en çok yaptığım seni unutmak. Ne kadar çelişkili de olsa sensizliğe ancak böyle katlanıyorum.
Yapcak o kadar çok şeyimiz var ki geldiğinde, hiç birini planlamadım. Seni kurduğum hayallerin içerisinde boğmak, yıpratmak istemdim. Sen öyle farkılsın ki, hiç kimseye benzeme istiyorum.
Hiç kimseyle yaşayamayacağımı yaşamak, konuşacak o kadar çok şey varken, gözlerinin içinde susmak istiyorum. Seni çok özledim, daha çok var mı gelmene? Penceremin önündeki saksı bile seni bekliyo çiçeklerini açmak için.
Sensiz bırakma artık, hadi gel artık...